UMUTLARI ÇOĞALTAN “AKKÖY”



Sıra dışı bir köy!

Tarihi dokusunu kısmen de olsa korumuş Akköy’ün kütüphanesine ulaştığımızda bizi önce giriş kapısının üstündeki begonviller hemen ardından gülen yüzüyle Güven Pamukçu karşıladı.
“Akköy Kültür, Sanat, Edebiyat, Turizm ve Geliştirme Derneği”nin çabalarıyla bugünkü durumuna gelen kütüphane görülmeye değer. Rumlardan kalma eski bir bina elden geçirilmiş ve zamanla yan odalar eklenmesiyle yedi odalı matruşkaya benzer bir yapı oluşmuş. Üstelik tarihi dokusu bozulmadan. Hemen her odanın iki kapısı var. Çıktığınız bir kapı sizi bir başka bölüme götürüyor. Kitaplardan sonra dikkatinizi ilk çeken duvarlara asılmış eski film afişleri, sanat fotoğrafları, tablolar. Bir de yaşanmışlıklarıyla insanı geçmişe götüren antika eşyalar ve onlarla çok hoş zıtlık oluşturan bilgisayarlar. Kısacası eskiyi unutmamış, yeniyi kucaklamış, her köşesi sanat ve edebiyatla tıklım tıklım dolu bir mekan.  
Bu kütüphane ve köyde yapılan edebiyat etkinliklerinde Güven Pamukçu adı ön planda olsa da başarı elbette tüm Akköy halkının ve Güven Pamukçu bunu her fırsatta önemle vurguluyor.

Köy halkının sıcak karşılaması ve biraz dinlenmenin ardından dolaştığımız köyde Adnan Özyalçıner, Cahit Külebi gibi çağdaş yazarlarımızın isimlerinin verildiği sokaklarda dolaşırken sanatın, edebiyatın halkın günlük yaşamına dahil olduğunu görmekten mutluluk duyduk, hemen her sokak tabelasını fotoğraflarla unutulmaz kıldık.
Etkinlik zamanı yaklaştığında, tarladaki, evindeki işini bitirebilen kadınlar, gençler güleç yüzleriyle kütüphaneye geldiler. Gözlerini bizden ayırmadan can kulağıyla tüm etkinliği izlediler. Samet, Nuri ve matematik öğretmeni Burçin iki gün boyunca bize dostluk ve sevgi gösterdikleri gibi en iyi dinleyicilerimiz de oldular. Tüm gün öyküler okuduk, yazma ve kurmaca üzerine deneyimlerimizi paylaştık, söyleştik.

Köyün genel havasının bizde yarattığı mutluluk, gece eski muhtar Adnan Bey’in evindeki yemekte de  sürdü. Feride hanım’ın liderliğinde hazırlanan nefis yemekler, mangalda balık, salata... Söylediği güzel türküleriyle Nuri hepimizi büyüledi.

Bir arkadaşımla birlikte geceyi Ayşe, İsmail ve Hasan Ergeldi’lerin evinde geçirdik. İsmail Bey’in kendi yaptığı pembe şarabı tadarak sohbet ederken, şarabın nasıl yapıldığını, üç yıldır tütün ekimi yapmadıklarını ve artık tütüncülüğün bölgede neredeyse bit(iril)mek üzere olduğunu, bunun ekonomi politik nedenlerini ve daha pek çok konuyu konuştuk, yani bir anlamda Türkiye’ye bir de Akköy’ün gözüyle baktık.
Ertesi sabah asmanın altında yapılan güzel bir kahvaltıdan sonra Ergeldi ailesinin geniş bahçesinde dolaşmaya çıktık ve İsmail Beyden uygulamalı olarak tütün fidesi ekiminin nasıl yapıldığını öğrenip Hasan’ın beslediği, takla atan paçalı güvercinleri sevdik.

Gösterdikleri dostluk nedeniyle zor da olsa Ergeldi ailesiyle vedalaşıp kütüphaneye gittiğimizde, etkinliği izlemeye gelen farklı katılımcıları görünce sevincimiz daha da arttı. Etkinlik programına bir önceki gün söz almamış arkadaşlarımızın konuşmaları, öyküleri ile devam ettik. Konuştuk, söyleştik... Katılımcı arkadaşlarımızın gece kaleme aldıkları, belki de bize geleceğin yazarlarını müjdeleyen öykülerini büyük beğenilerle dinledik.

İki günlük kısa Akköy buluşması sona erip İzmir’e dönerken, insan olmanın en sade halini, dayanışmayı, birlikten doğan kuvveti görmenin mutluluğu içindeydik ve Akköylülerden ne çok şey öğrendiğimizi düşünüp gülümsüyorduk.

Nalan YILMAZ
Haziran 2010