Yaşam
bin bir sürprizle dolu. "Kulağının
dibindeki sesi duymalı insan. Masalı matlatmadan. Narları çatlatmadan.” Kimse
kaderini kendi çizemiyor, olacaklara engel olamıyor. Zor koşullarda, matruşka
bedenlere sığınmak bazen kaçınılmaz oluyor.
Geçmiş
yıllarda, “Hiçbir Şeyin Beklentisi”, “Yedi Yeşil Fil”, “Güvercin Beyazı” isimli
öykü kitaplarıyla adından söz ettiren Gönül Çatalcalı’nın ilk romanı İsimsiZ, büyük yanılgıları, hataları
anlatıyor. Görünenin ardındaki görünmeyeni gösterirken, gücünü edebiyattan alıyor,
cümleler, su berraklığında akıp gidiyor.
Kimseye
haber vermeden ortadan kaybolan Gül’ün geçmişi, kocası Hakan’ın gerçeğe ulaşma
çabası, çektiği acılar, hiç tanımadığı Talin’e farkında olmadan yaptığı yardım masalsı
bir dille anlatılıyor romanda. Bölüm aralarındaki ara sözlerin başlıkları roman
ilerledikçe kırpılmış, azalmış. ARASÖZ – RASÖZ - ASÖZ – SÖZ – ÖZ – Z… Tıpkı
Gül’ün Selvi’nin, Hakan’ın, diğerlerinin ve bizlerin tükenmekte olan yaşamları
gibi.
Her
şey bir anda değişir, renkler solar, umut biter mi? Her çaldığınızda açılmış
olan kapının, aslında size hiç açılmamış olduğunu bir gün görmek… Yaşamda
karşılaşılacak en büyük darbelerden biri. Yakınını kaybeder gibi bir gerçeği kaybetmek!
Üstelik sadece baktığınız ama görmediğiniz için. Belki de siz, hep o kapının
dışındaydınız da hiç farkında olmadınız. Her gün içeri girmiş, o evin koltuklarında
oturmuş, banyosunda yıkanmış, mutfağında dolanmış olsanız bile. Böyle bir
durumda tüm gerçekler yiter, yaşam adeta kurguya dönüşür. İşte romandaki, Hakan’ın
içinde bulunduğu durum böyle bir şey.
Yanı
başındaki kişiyi, hayat arkadaşını ne kadar tanır insan? Ya kendini? Eşim
dediğin insan ne kadar aittir sana? Bildiklerin ne kadar gerçektir? Sorular…
Sorular… Düğümler çözülmeye başladıkça Hakan, “Yıllarca yalanlar üzerine mi kurdum hayatımı ben? Gerçekte olmayan bir
kadını mı sevdim? Ben kime âşık oldum, bir gölgeye mi?” diye sorar kendine.
Okur,
kitap boyunca pek çok yaşama girer çıkar. Kahramanların gizli dünyalarını gezer,
hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, gerçek diye bilinen kimi şeylerin koca
bir yalan olduğunu anlar.
Çocukluğunda
6-7 Eylül olaylarına tanık olan Trevor kendini şöyle tanımlar “Lise
ikiden terkim… Hayat okulunu duymuşsundur çocuğum, işte oranın devamlı
talebelerindenim ben. Tökezleye, sınıfta kala hâlâ bitiremedim.” Planlı ya
da plansız, kimseye zara vermemiş biridir Trevor. Bu özellik iyi bir insan
olmaya yeter mi? Ya varlığını önemsemeyerek en yakınındakilere zarar vermek,
hiç dokunmayarak, sevgisizlikle birini öldürmek. Bu suçluluk duygusuyla
yaşamak, kendiyle hesaplaşmak… Bu duygularla Trevor, “Hayatımın
hiçbir anlamı yok Aram, bakma sen yaşadığıma… Bedenimi sürüklüyorum yalnızca.” der. Aram içinse “anlam” denen şey
farklıdır. “Anlamı yüksek
yerlerde aramayasın be Trevor, aldığın her nefes Tanrıya ödenmiş borcundur.
Şurada ettiğimiz iki çift laf… İçeride yakacağın her mum… Annene, oğluna,
karına… Şu çiçeğe attığın bakış…”.
Çatalcalı
önsözde “İstanbul’un bin bir yüzüydü
prizmadan yansıyan.” diyerek şehri
imlese de çok yüzlü olan sadece şehir değildir. Parçalanmış yaşamlar, yüzleşmekten korkulan, unutulmak istenen
geçmişler, beklemeye alınmış intikamlar… prizmanın başka yansımalarıdır.
Hakan’la
Gül’ün üst katına taşınan Selvi “bekleyen”dir
hem de sabırla. Sararıp solan, son anda yine de yaşama tutunandır. Gözyaşları
uzun yıllar dinmez. Başına gelenlerin, uğradığı ihanetin nedenini bulmaya,
anlamaya çalışır. Her sabah bedenine üflenen yaşama gücüyle ayakta kalır. “Sokakları gözyaşlarıyla yıkanıyordu bu
kentin her akşam; her sabah yeniden doğuruyordu ana tanrıça, yaşama gücüyle bir
kez daha dolmuş bedenleri”. Yaşama tutunabilmek için “… kendi yaralarını yine kendi sarmak, her sabah bu mucizeyle yeniden
hayata açılmak…” zorundadır.
Gül’le
Selvi’nin gizleri, huzur bulamayan ruhlar, matruşka yaşamlar, kendini
saklayanlar, suçsuz suçlular…
İnsan
olmaya dair pek çok şeyi içeren İsimsiZ duru, akıcı, edebiyata yaslanmış
diliyle okuru heyecana sürükleyen, gerilimi yüksek bir roman.
Gönül Çatalcalı / İsimsiZ
(2014)
Roman (263 Sayfa) / Tekin Yayınevi
Roman (263 Sayfa) / Tekin Yayınevi
Aydınlık Kitap Eki /
12.12.2014 Yıl:3 Sayı:146
1 yorum:
isimsiZ ile senin blogunda karşılaşmak ne güzel. Kitabı daha dosya halindeyken okudun, Türkan Saylan'da, (Alsancak Kültür Merk.) harika bir konuşma yaptın. Buraya alarak kalıcı kıldın. İsimsiZ ve ben çok teşekkür ediyoruz. Tüm emeklerine sağlık, kalemine, dostluğuna...
Yorum Gönder