“Daha Fazla Unutmamak
İçin” yazılmış bir kitap: POSTAL ve PATİK
Ayşen Göreleli, yayın dünyasına, unutmaya
alışmış, alıştırılmış belleğimizi uyaran bir kitapla girdi. Ağırlıklı olarak
erkeklerin kaleminden okuduğumuz 12 Eylül dönemi cezaevi anılarının, kadın
kaleminden anlatıldığı Postal ve Patik kitabında, patiğin yaşattığı mutluluğa karşın,
postalın verdiği acıyı duyumsamamak olanaksız. Yazarı tanımak ve kitabın yazım
sürecinde karşılaştığı zorlukları öğrenmek için Ayşen Göreleli ile konuştuk.
N. Yılmaz: Sevgili
Ayşen Göreleli, 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 30 yıl geçtikten sonra, o
dönemden bir kesit olarak “Postal ve
Patik /Metris’te Her Mevsim Kış” isimli anı kitabınız yayımlandı. Evrensel
Kültür Okuyucuları için kendinizden söz eder misiniz?
A. Göreleli :
Uzun zamandır Burhaniye - Ören’de yaşıyorum. Emekli, iki çocuk annesiyim. Kadın
Yazarlar Derneği ve İzmir 78’liler Derneği üyesiyim. Yaşama karşı, yüreği hep
on yedisinde kalan 78’lilerin sorumluluğuyla, duyarlılığıyla karşı durmaya
çalışanlardanım.
Dünyayı değiştirmeyi düşleyen hemen herkes gibi ben de 12
Eylül 1980 sonrasında cezaevine konuldum. Selimiye Askeri Tutukevinde başlayan
tutukluluğum Metris Cezaevi’nde devam etti. Gözaltına alındığımda yedi aylık
hamileydim. Postal ve Patik’te bir buçuk yıllık cezaevi yaşamımı anlattım.
N. Yılmaz: Postal
ve Patik kadın kaleminden yazılmış cezaevi anılarını anlatan ender sayıdaki kitaplardan
biri. Anılarınızı yazmayı bunca yıl ötelemiş olmanızın bir nedeni var mı?
Geçmişi anımsamakta güçlük çektiniz mi?
A. Göreleli : Cezaevi
anılarımı, o günlerden yirmi beş yıl sonra yazmaya başladım. Beş yılda
tamamladım. Daha önce yazsaydım kuşkusuz daha çok anı
girebilirdi bu kitaba. Zaman rüzgârı belleği silebiliyor istencimiz dışında.
Ayrıntıları, birçok yaşanmışlığı anımsamak giderek güçleşiyor. Kitaba geçenler
aklımda kalanlar, su yüzüne çıkarabildiklerimdir.
12 Eylül’de cezaevine girip çıkanların hemen hepsi gibi ben
de ilk yıllar, nasıl yaşayacağız sorusunu çözmeye çalıştım. İş, okul, ev, aile,
çocuk… 12 Eylül öncesi örgütlü dönemizde ağırlığını pek duyumsamadığımız
sorunlar gündemimizdeydi. Üstelik artık tek başımızaydık. Yargılamalar sürüyor,
belirsizlikler devam ediyordu. Demokrasi kökten rafa kaldırılmıştı. Ağır bir
yenilginin hemen ardından yazmak zordu, bir lükstü o koşullarda. Geçen on
yıllardan, yaşamlarımızı biraz olsun düzene koyduktan sonra ancak yazmaya sıra
geldi.
N. Yılmaz: Size kitabı
yazdıran nedenler nelerdir? Bu nedenler sizi başka eylemlere, arayışlara
yöneltti mi?
A. Göreleli : Başlangıçta
oğlum Eren’in çeyiz sandığına koymak için yazmaya koyuldum. Yazdıklarım benim
anılarım diye düşünüyordum. Yazdıkça anlattıklarımın kişisel anılar olmadığını,
ortak tarihimizin bir parçasını dillendirdiğimi gördüm. Bu yüzden de bir kitaba
dönüştürüp paylaşmak istedim.
Ülkemizde hâlâ demokrasiye geçilmedi. İşkenceler, baskılar,
yasaklar… 12 Eylülün izleri sürüyor. Dünyanın birçok yerinde halklar
darbecilerini yargılarken bizde henüz geçmişin hesabı sorulamadı. Sanatı
demokrasi savaşımının bir parçası olarak görüyorum. 12 Eylülün kanlı yüzünü
ortaya çıkarmanın, tarihe gömmenin yolu yaşananları geniş kitlelere anlatmaktan
geçiyor. Postal ve Patik’in yanı sıra Kadın Yazarlar Derneği’nin “Tanıklıklarla
12 Eylül” kitabının da yazarları arasındayım. Başka arkadaşlar da yazdı o
dönemi kitaplarında. KYD olarak birçok yere gidip kitaplarımızı tanıtıyor, 12
Eylül panelleri yapıyoruz. Ayrıca parçası olduğum Devrimci 78’lilerin çıkış
noktası da 12 Eylülün yargılanması.
N. Yılmaz: Kitabı,
“geçmişinizle yüzleşmek” olarak düşünürsek, yazmak sizi rahatlattı mı? Yazarken,
kadın olmanın sıkıntısını yaşadınız mı? Yakın çevrenizin tepkileri nasıldı?
A. Göreleli : Kitabım
okurlardan olumlu tepkiler aldıkça iyi ki yazdım duygusu yaşadım. Rahatlamak…
Sanırım yalnızca bizim yüzleşmemiz yetmez rahatlamak için. Geçmişi, eleştiri-özeleştiri
penceresinden bakarak yeniden yaşamaya çalıştım. Yazmak, yüzleşmek,
sarsıntıları aşmaya çalışmak hiç kolay olmadı. Ağladım zaman zaman. Öfkeden de,
gülmekten de. Kitapta hüzün ağır bassa da komik anılar da var. Yazarken o
günlerin direncini, umudunu yeniden duydum içimde.
12 Eylül insanlık tarihimize sürülmüş kapkara bir lekedir.
Kadın olmak, Kürt, Ermeni olmak, Alevi aileden gelmek… daha fazla baskı,
gözaltı, işkence nedeniydi. Ancak darbe, tüm halka karşı yapılmıştı. Hemen
herkes payına düşeni yaşadı. Bu yüzden o dönemi yazan herkes kadar canımın
acıdığını düşünüyorum.
Yakın çevremden hem yazarken hem de kitap basıldıktan sonra
olumlu, destekleyici tepkiler aldım. Yalnızca anacığım kitabı okumayı göze
alamadı.
N. Yılmaz : O
yıllara dönmek, pek çok eski dostu anmak, belki bazı dostların günümüzde
yaşamadığını bilmek kolay değil. Bu duygularla nasıl baş edebildiniz?
A. Göreleli : Çok
duygusal anlar yaşattı bana bu kitap. Hem oluşum sürecinde hem de sonrasında.
Üzüldüğüm bir noktayı paylaşmadan geçemeyeceğim. Selimiye’de, Metris’te
birlikte olduğum halde isimlerini bile unuttuğum çok arkadaşım var. Onlardan
özür diliyorum bu söyleşi aracılığıyla. Geçen zamanın oyunu bu bana. Çok
isterdim tüm arkadaşlarımla yaşadıklarımı anlatmak, böylelikle hepsini anmak.
78’liler olarak çok genç yaşlarda yoldaşlarımızın ölümüne
tanık olmuş bir kuşağız. İşkencede ya da kavgada vurularak öldürülen
arkadaşlarımızın acılarını yaşadık. Çok erken ölümler gördük. Bugün bile
canlarımızın kaybına alışmak zor.
Postal ve Patik basım aşamasındayken Nalanımı yitirdim.
Yıllarca “Sen ne güzel ayrıntılar anımsıyorsun, bütün bunları yazmalısın.”
deyip beni yüreklendiren arkadaşım kitabı göremeden gitti. En çok da bu yaktı
içimi.
Sevgilerin, arkadaşlıkların hemen tüketilip atılabildiği,
değerbilmezliğin alabildiğine hüküm sürdüğü bugünlerden baktığımda, bizim
kurduğumuz dostlukların anlamı daha da büyüyor. Kalıcı dostluklar, paylaşımlar
yaşayabildiğimiz için biz şanslı bir kuşağız her şeye rağmen.
N. Yılmaz: Kitabın
hedef kitlesi kimlerdir? Oğlunuz Eren kitabınızı okudu mu? Okuduysa yaklaşımı
nasıl oldu?
A. Göreleli : Öncelikle
yakınlarım, cezaevi arkadaşlarımla anılarımızı tazelemekti hedefim. Aynı
zamanda benzer anıları yaşamış insanlara ulaşıp onları da yazmaya yöneltmek. 12
Eylülü yaşayıp bunu konuşamayan çok insan var hâlâ. Kitabımın daha şimdiden
beklentimin çok üzerinde yerlere ulaştığını görüyor, mutlu oluyorum.
Postal ve Patik yayımlanışının hemen ertesinde İstanbul TÜYAP’a
katıldık. Oğlum Eren ilk orada gördü kitabımızı. Kapağına bakıp içini şöyle bir
karıştırdığında çok heyecanlandık ikimiz de. Erenim için kitabımı imzalarken
ellerim titriyordu. Arkadaşlarına armağan etmek için de birkaç tane aldı.
Okuduktan sonra da beğenisini dile getirdi.
N. Yılmaz : Kitapta,
12 Eylül’e ilişkin anılarınızın bir bölümünü ele almışsınız. Yaşadıklarınızın
farklı açılarını da ikinci bir kitap yazarak ele almayı düşündünüz mü?
A. Göreleli : Postal
ve Patik’te cezaevinde birlikte yaşadığım arkadaşlarımla ortak anılarımızı
benim gözümden anlattım. Elbette 12 Eylül’e dair daha yazacağım çok şey var ama
tür olarak anıyı seçmeyi düşünmüyorum.
N. Yılmaz : Edebiyatla
aranız nasıl? Farklı yazım türlerini denemeyi düşünüyor musunuz?
A. Göreleli : Okumayı
yazmayı öğrendiğim günlerden beri, iyi bir okur olan annemin, öğretmenlerimin etkisiyle
kitaplarla aram hep iyiydi. Okumayı yazmayı sevdim, önemsedim. Çalışma yaşamım
boyunca bilimsel, ya da güncele ilişkin yazılarım gazetelerde, dergilerde
yayımlandı. 2003 yılında emekli olduğumda, edebiyat yapıtlarını okumanın yanı
sıra yazmaya da ağırlık vermeye başladım. Bir yandan Postal ve Patik’i yazarken
öyküler de yazmaya çalıştım. Öykü, onu yaratma sancısı, yaşamımda bana haz
veren uğraşlarımın başında geliyor. Öykülerim bazı gazete ve dergilerde, ayrıca
Yedi Çay Biri Açık isimli ortak kitapta yer aldı. Bundan böyle yoluma öyküyle
devam etmeyi düşünüyorum.
N. Yılmaz : Bize
son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
A. Göreleli : Postalların
tarihin çöp tenekesine atıldığı, eşitliğin, sevginin, barışın yaşandığı bir
dünyanın yaratabileceğine inanıyorum. Postal ve Patik’i bu umutla, coşkuyla
yazdım. Yazma serüvenimde katkılarıyla beni destekleyen dostlarıma teşekkür
ediyorum.
N. Yılmaz : Sevgili
Ayşen Göreleli, 12 Eylül dönemine ilişkin tanıklıklarınızın bir kısmını “daha
fazla unutmamak” için kitaplaştırdınız. Hem çalışmanız için hem de bu söyleşi
için teşekkürler.
Ayşen Göreleli
Postal ve Patik - Metris’te Her Mevsim Kış
Anı / 159 Sayfa
İlya Yayınevi-2010